DİP 7. Kongre Belgeleri (1): Devrimci İşçi Partisi 7. Kongresi devrimci sınıf siyasetine çağırıyor: “Burjuva cumhuriyeti çöküyor! İşçi cumhuriyeti için ileri!”
Bir yanda Batıcı-laik burjuvazinin hegemonyası altında bankalar ve holdinglerle cumhuriyeti kutlamak için yarışanlar diğer yanda sol-liberal kimlikçi argümanlarla cumhuriyetin arkasındaki devrimi reddedenler ama her durumda cumhuriyetin sınıfsal karakterini göz ardı etmekte buluşanlar… Devrimci İşçi Partisi akıntıya karşı yol almaya devam ediyor. Devrimci İşçi Partisi 7. Kongresi sınıf siyasetinin ana eksenini “Burjuva cumhuriyeti çöküyor! İşçi cumhuriyeti için ileri!” şiarı ile ortaya koymuş bulunuyor. Çürüyen burjuva cumhuriyetini ayağa kaldırmayı önüne koyanlar, emperyalizmin himayesinde çoğulcu bir cumhuriyet umanlar boş hayaller görüyor. Gerici bir ütopyanın peşinde koşuyorlar.
Devrimci sınıf siyaseti tek doğru ve gerçekçi siyaset!
Devrimci İşçi Partisi’nin 7. Kongresi’nin sınıf işbirliğine karşı sınıf mücadelesini, reformizme ve ortayolculuğa karşı devrimci siyaseti öne çıkaran kararları, işçi sınıfı ve emekçi halk için sadece doğru olan değil gerçekçi olan yolu da gösteriyor. Dünya kapitalizmi ya da bir başka ifadeyle emperyalist dünya sistemi büyük ve derin bir kriz içinde. Bu kriz dünya kapitalizminin tarihindeki üçüncü büyük depresyon. Kapitalizmin krize kendi içinde çözüm bulabileceğine dair ham hayallerin karşısında Devrimci İşçi Partisi 7. Kongresi şu tespiti yapıyor: “Depresyon, dönemsel ve geçici ekonomik daralma dönemlerinden farklı olarak salt ekonomik süreçlerle aşılamayacak olan derin ve yapısal bir krizi ifade etmektedir. Partimiz Üçüncü Büyük Depresyonu başlangıcından itibaren bu temelde analiz etmiş, kapitalizmin en yüksek aşaması olan emperyalizmin dünyayı bir kez daha ‘ya sosyalizm ya barbarlık’ tercihiyle karşı karşıya getirdiğini tespit etmiştir. Kapitalizmin üretici güçleri toplulaştırması, toplumsallaştırması ve uluslararasılaştırması ile özel mülk edinmeye dayanan kapitalist üretim ilişkileri arasındaki çelişki insanlığı büyük sarsıntılara doğru sürüklüyor. Dünya, emperyalist kapitalist sistemin hakimiyeti altında nükleer savaş olasılığını içeren bir dünya savaşı tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Böyle bir savaş başlamadığında dahi kapitalizmin artı değer hırsı içinde üretici güçleri tahrip etmesinin sonucu olan, insanlığın karşısında varoluşsal bir tehdit haline gelmekte olan iklim krizi, tüm yakıcılığı ile karşımızdadır.” Bugün emperyalist barbarlığın kenarında köşesinde demokratik, barışçı unsurlar aramak boşunadır.
Devrimci İşçi Partisi felaket tellallığı yapmıyor. Somut olanı somut ve bilimsel temellerde analiz ediyor. Dünyayı felakete sürükleyen emperyalist kapitalizmle uzlaşmak mümkün değildir ancak barbarlık da asla kaçınılmaz değildir. 7. Kongre bir kez daha ilan ediyor: “Kapitalizmin krizinin derinleştirdiği yoksulluk, yükselen faşizm, savaşlar ve barbarlığın farklı tezahürleri aynı zamanda yeni bir toplumun da doğum sancılarıdır.” ve ekliyor: “İşçi sınıfının uluslararası devrimci marşı Enternasyonal’in dizelerindeki gibi ‘kan denizinin ufkundan kızıl bir güneş doğacak’ ise bu uluslararası işçi sınıfının ve ezilen halkların devrimci mücadelesiyle, emperyalist tekellerin sınıf saldırısının grevlerle direnişlerle kırılmasıyla, emperyalist orduların cephelerde yenilgiye uğratılmasıyla, nihayet emperyalist zincirin halkalarının devrimlerle kırılmasıyla gerçekleşecektir.” Bu anlayış Devrimci İşçi Partisi 7. Kongresi’nin dünya durumu ve devrimci görevlere ilişkin kararının başlığına şu ifadelerle çıkartılıyor: “Dünya savaşı emperyalizmin insafa gelmesiyle değil dize getirilmesiyle durdurulur! İnsanlık enternasyonalle kurtulur!”
Emperyalizme, faşizme, Siyonizme karşı orta yol yok!
Devrimci İşçi Partisi dünyada ve Türkiye’de emperyalist barbarlığın en çarpıcı ifadelerinden biri olan faşist yükselişe karşı uyarıyor. Faşizmin panzehiri olarak sınıf savaşını ortaya koyuyor. Faşiste faşist demenin önemini vurguluyor. Devrimci İşçi Partisi “orta yol yok” diyor. Barışın yolu Ukrayna’dan Pasifik’e, Kuzey kutbundan Afrika’ya NATO’nun yenilgisinden geçer! Görev net: NATO’dan çık NATO’yu yık!
Devrimci İşçi Partisi 7. Kongresi Filistin’le ilgili de özel bir karar aldı. Bu karar da emperyalizm ve Siyonizm ile Filistin halkının haklı ve meşru direnişi arasında her türlü orta yol arayışını reddediyor ve şu başlığı taşıyor: “Emperyalizme ve Siyonizme karşı savaşında Filistin halkının kayıtsız koşulsuz yanındayız! Yıkılsın Siyonist İsrail devleti!”
İşçi sınıfı içinde mevzilenmek devrim için mevzilenmektir!
Devrimci İşçi Partisi kongresi Leninist parti anlayışının bir gereği olarak kararlarını yoğun bir iç tartışma sürecinin ardından alıyor. Kongre kararları parti birimlerinin sözlü tartışmaları ve iç tartışma ve haberleşme bülteni olan Militan’da yayınlanan yazılarla olgunlaşarak kongreye sunuluyor. Karar altına alınan siyaset yine Leninist bir anlayışla merkeziyetçi bir irade birliği ile hayata geçiriliyor. Bu doğrultuda Devrimci İşçi Partisi kongreleri her zaman ne yapmalı sorusunun yanında nasıl yapmalı sorusu üzerinde de titizlikle duruyor. 7. Kongre’nin örgütsel yöneliş üzerine aldığı “İki görev: Parti inşasında Leninist kadrolaşma ve sağlamlaşma, stratejik mevzilenmede süreklilik ve odaklanma” başlıklı karar da bu tartışmaların bir sonucu. “Sınıf içinde stratejik mevzilenme” Devrimci İşçi Partisi’nin sanayi proletaryasını esas alan, stratejik sektör ve fabrikalarda örgütlenmeye öncelik veren örgütsel yönelişinin şiarıdır. 7. Kongre bu doğrultuda elde edilen başarıları değerlendirmiş, partinin grevlerde, direnişlerde, fabrika işgallerindeki öncülük kapasitesindeki artışı, üye ve militan bileşimindeki proleterleşmenin önemini kaydetmiş, bu doğrultudaki çalışmaların sürekliliğine ve sınıf çalışmasına daha fazla odaklanma vurgusu yapmıştır.
Devrimci İşçi Partisi, Türkiye solunun modern küçük burjuvazinin gündemlerine ve mekanlarına hapsolmuş halinden çok uzun zaman önce tamamen kopmuştur. Bugün aslında sosyalist sol da sınıfa yüzünü dönmenin gereğini görüyor ama bir türlü düzen siyasetinin çekim gücünü, modern küçük burjuvaziye dayalı siyasetin konfor alanını terk etme iradesi ve gücü gösteremiyor. Devrimci İşçi Partisi ise tam tersine tüm faaliyetini sınıfa odakladığı halde ve bu doğrultuda çok önemli kazanımlarla ilerliyor olmasına rağmen bu durumu yeterli görmüyor. Çünkü sınıfa gitmek ve sınıf içinde siyaset yapmak devrimi bir nostaljik rüya olmaktan çıkarıp burjuvaziyle ve emperyalizmle güncelik ve gündelik bir kavga halinde somutlaştırmaktadır. Devrim için savaşan bir parti için sınıf içinde mevzilenmek devrim için mevzilenmektir. Bu görev Türkiye sosyalist hareketini çürüten boş zaman solculuğuyla, parlamentarizmle, kendiliğindencilikle bağdaşmaz. Bu yüzden Devrimci İşçi Partisi ne kadar önemli olursa olsun kaydettiği ilerlemeleri ve birikimi yeterli görmemiş, parti inşasında Leninist kadrolaşmayı ve sağlamlaşmayı net bir görev olarak tanımlamıştır.
Devrimci İşçi Partisi 2024’ü Lenin yılı ilan ediyor: Bugün devrimci olmak Leninist olmaktır!
Devrimci İşçi Partisi’nin 7. Kongresi “Ölümünün 100. Yıldönümünde Lenin işçilerin ve emekçilerin mücadelesinde yaşıyor! Lenin’in devrimci mirasını sahiplenelim ve Leninist partiyi inşa edelim!” başlığını taşıyan kararı almış, tüm siyasi ve örgütsel kararların bütünlüğü içerisinde 2024’ü Lenin yılı ilan etmiştir. 21 Ocak 2024, 20. yüzyılda dünya proletaryasının en önemli önderi olan Vladimir İlyiç Lenin’in ölümünün 100. yıldönümüdür. Devrimci İşçi Partisi “Lenin yılı” olarak ilan ettiği 2024 boyunca Lenin’in düşüncesini ve pratiğini 21. yüzyıl Türkiye’sinin işçi sınıfına ve gençliğine tanıtacak, gelecek kuşakların ondan nasıl yararlanabileceğini ortaya koyacaktır.
Lenin’in devrimci düşüncesinin ve eyleminin doğruluğunun kanıtı Ekim devrimidir! Ekim devriminin zaferi kadar yenilgisi de Lenin’i doğrulamıştır. Neredeyse bir asır boyunca en çok da son çeyrek yüzyılda Lenin’den koparak düzenin içinde debelenip duranlar sol liberalizmin, kimlikçiliğin, milliyetçiliğin ve her türden burjuva ideolojisinin batağına saplanmaktan başka bir sonuç elde etmedi. Lenin’in ölümünün 100. yıldönümünde hâlâ devrimci olmak işçi sınıfına güvenmeyi gerektirir. Sınıf işbirliğine karşı sınıf mücadelesini gerektirir. Emperyalizmden, devletten, burjuvaziden bağımsız siyaseti gerektirir. Bugünün dünyasında devrimci olmak kimlikçiliğin, uzlaşmacılığın, ortayolculuğun her türlüsünü reddetmektir. Devrimci olmak Leninist olmayı, işçi sınıfının öncüsünü örgütleyen Leninist partiyi inşa etmeyi, toplumu burjuvazinin ve emperyalizmin karşısında işçi sınıfının hegemonyasında birleştirmeyi gerektirir. Devrimci İşçi Partisi 7. Kongresi’nin çağrısı budur!