AKP hükümetinin sendikalardan intikamı
AKP hükümeti, Türk-İş’te örgütlü işçileri kontrol etme amacını, kendisine borçlu bir tescilli haini, Mustafa Kumlu’yu, iki dönemdir Türk-İş’in başına geçirerek gerçekleştiriyor. Şimdi buna bir de Türk-İş içerisindeki muhalif 10 sendikanın oluşturduğu Sendikal Güçbirliği Platformu’nda (SGBP) yer alan sendikalara yönelik saldırıların çıtasını yükseltmesi eklendi.
Çaykur’da grevin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Tek Gıda-İş Genel Sekreteri Mecit Amaç, Genel Mali Sekreter Mehmet Karataş, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Recep Ali Çelik, Türk-İş Mali Sekreteri Ergün Atalay ile birlikte Ankara’ya giderek, hükümet ve Çaykur temsilcileri ile sözleşmeyi bitirmek üzere görüşmelerde bulundu. Bu görüşmelerde hükümet temsilcileri, konunun artık kendilerini aştığını, doğrudan Erdoğan’la görüşmek gerektiğini belirterek Çaykur’da sorunların çözülmesi için Genel Başkan Mustafa Türkel’in istifasını şart koştu, “aksi takdirde Çaykur’u unutun” tehdidini savurdu. Tek Gıda-İş sendikası yöneticileri de sadece bu şantajı iletmekle kalmadı, Mustafa Türkel’e istifa etmesi yönünde baskı yaparak, şube başkanlarını da Mustafa Türkel’in istifası talebi ile seferber etme yolunu seçti. Ancak Tek Gıda-İş Başkanlar Kurulu yayınladığı sonuç bildirgesinde Mustafa Türkel’e sahip çıktı ve üç genel merkez yöneticisinin istifasını talep ederek olağanüstü genel kurul çağrısı yaptı.
Mustafa Türkel, Tekel işçisinin basıncıyla Tekel direnişini sürdüren ama fırsatını bulduğu anda da diğer konfederasyonların sendika bürokrasisi ile el ele Tekel direnişinin bitirilmesinin asıl mimarıdır. Bu bakımdan bizim için savunulacak bir yanı olamaz. Ama hükümet cephesinden bakınca Mustafa Türkel, Ankara’yı hükümete dar eden Tekel işçilerinin sendikasının başkanıdır. 2008 1 Mayıs’ında Türk-İş’in 30 Nisan gecesi Taksim’den çark etmesi karşısında Mustafa Türkel Taksim kararında ısrar etmiştir. SGBP’nin kuruluşuna öncülük etmiştir. Tek Gıda-İş, Çaykur’da Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş sendikasına karşı ciddi bir yetki mücadelesi vermiştir. SGBP adına Türk-İş Genel Kurulu’nun iptali için Tek Gıda-İş sendikası dava açmıştır. Bu nedenlerden ötürü de AKP hükümeti Mustafa Türkel ve Tek Gıda-İş’ten intikam almaya, Çaykur’da Tek Gıda-İş’i bitirmeye çalışıyor.
Bugün AKP hükümetinin kara listesinde büyük ihtimalle birinci sırada yer alan sendika Hava-İş, sendika başkanı da Atilay Ayçin. Hükümet, polisinden medyasına elindeki bütün kaynakları THY grevini kırmak ve Atilay Ayçin’i bitirmek için seferber etmiş durumda. Atilay Ayçin, Türk-İş bürokrasisine en keskin şekilde karşı çıkan, SGBP’nin içinde de en muhalif uçta yer alan sendika başkanı. THY grevinde bugün Hava-İş’in muhatabı, aradaki Hamdi Topçu ve THY yönetimi perdesini kaldırınca, doğrudan doğruya Erdoğan. Daha önce Tekel direnişinde olduğu gibi. Grev öncesinde bakanlar sıraya girip THY’de greve izin vermeyeceklerini, grev karşısında da THY yönetiminin yanında olduklarını söylemişlerdi. Grevi kırmak için hükümet, son dönemde görülmemiş bir polis baskısı uyguladı, uyguluyor. Atilay Ayçin’in şahsında sürekli kara propaganda yapıyor. Çünkü THY grevinin başarısız olması, Hava-İş’in ve Atilay Ayçin’in gücünün zayıflaması, Mustafa Türkel’in de hedef tahtasında olması ile birlikte düşününce Türk-İş içerisinde Kumlu ekibinin elinin daha da rahatlaması gibi sonuçları gündeme getirecektir. İşte bu nedenle AKP hükümeti THY grevine bu kadar yoğun şekilde saldırmakta, Hava-İş sendikasını ve Atilay Ayçin’i bitirme ya da en azından hizaya sokmaya çalışmaktadır.
Son dönemde bir darbe de Tez Koop-İş sendikasına geldi. Sendikanın 2011 Mart’ında yaptığı 9. Olağan Genel Kurulu’nun iptali için eski yöneticilerin açtığı dava sonuçlandı ve mahkeme genel kurulun tüm kararları ve sonuçları ile birlikte iptaline, sendikaya üç kişilik kayyum heyetinin atanmasına karar verdi. Tez Koop-İş sendikası da SGBP’nin içinde yer alan Türk-İş yönetimine muhalif sendikalardan birisi. Davanın Tez Koop-İş’in sınırlı da olsa çeşitli iş yerlerinde örgütlenme çalışmaları gerçekleştirdiği, bu nedenle işten atmaların yaşandığı ve buna karşı bir mücadele takviminin gündeme alındığı bir zamanda çıkması çarpıcı. Mücadeleyi kayyum heyeti mi yönetecek şimdi?
İşçi sendikaları konfederasyonlarından Hak-İş zaten AKP’nin işçi bürosu gibi çalışıyor. DİSK, geçmiş günlerin kahramanlıkları ile idare etme anlayışını bir türlü terk etmeyerek, her gün güç kaybeden, sadece bir iki sendikası yetki alabilecek durumdaki bir konfederasyon olarak hem nitelik hem de nicelik olarak etkisiz bir güç. Türk-İş’in başında da AKP’ye borçlu bir hain oturuyor. AKP hükümeti şimdi bir de geçmiş mücadelelerin intikamını alarak, Türk-İş içerisindeki muhalif sendikaları zayıflatmak hatta bitirmek için yönetimlerine saldırıyor. Sendika yönetimlerinin değişmesi gerekiyorsa değişir ama değiştirecek olan işçilerin mücadelesidir. Bu değişim AKP eliyle yapılırsa o zaman işçi sınıfının çıkarına değil, zararına olacaktır. AKP hükümetinin saldırılarına karşı sendikalarımızı savunmanın en iyi yolu tabandan yükselecek bir mücadele ile sendikalarımıza sahip çıkmaktır.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Haziran 2013 tarihli 44. sayısında yayınlanmıştır.