Metal Fabrikalarından Haberler - Ekim 2024
Bıçak kemikte! - Tuzla HT Solar'dan bir işçi
Merhabalar dostlar ve yoldaşlar. İşçi sınıfı Türkiye ekonomisinin faturasını kendisine ödetmek isteyen sermaye düzenine karşı başını kaldırdı. Türkiye’nin birçok yerinden grev ve direniş haberleri dört bir yanımızı sardı. Polonez Et, MKB Rondo, Elba Bant, Eker Süt, As Plastik, Fernas Madencilik, Tarkett, Lezita, Mersen ve adını duyamadığımız veya henüz örgütlenmekte olan daha niceleri. Bunların yanında DİSK’in ve Türk-İş’in vergide adaletsizliğe, hayat pahalılığına ve geçim sıkıntısına karşı örgütlediği kitlesel mitingleri de eklemek gerek. Sınıfımızın bağrında yeşeren bu mücadeleler tam da bu dönemde bize umut ışığı oluyor. Çünkü bu dönem tam da işçi sınıfına doğru yaklaşan büyük bir saldırının ön hazırlıklarının olduğu ve geçim sıkıntısının şimdiden başa çıkılamayacak düzeyde olduğu bir dönem. Bu mücadeleler farklı sektörlerden, farklı coğrafyadan, farklı konfederasyonlardan ve farklı sendikalardan binlerce işçinin içinde olduğu eylemler; çünkü sermaye işçi sınıfının hiçbir örgütünü ayırmadan saldırıyor. Başını kaldıran işçiye sopasını göstererek, bu mücadele örneklerinin sınıfın örgütsüz milyonlarına ilham vermesini engellemek istiyorlar. Onların parolası Orta Vadeli Program, bizim parolamız “İşgal, Grev, Direniş!” Bizler, özellikle kendi fabrikalarında örgütlü olan işçiler başta olmak üzere, tüm bu mücadeleleri kendi fabrikalarımızda yaşanıyor gibi sahiplenmeli, sendika ayırt etmeden grevdeki ve direnişteki işçilere can suyu olmalıyız! Uzaktan tebrik etmek, desteklemek yetmez, kurtuluş ancak işyeri ölçeğinde gerçekleşen bu eylemleri birleştirebilmek ve tek bir yumruk gibi hareket edebilmekten geçiyor!
Polonez işçisi kazanacak, işçi sınıfı kazanacak! - Gebze'den bir metal işçisi
Merhaba dostlar ben Gebze’den bir metal işçisiyim. İstanbul Çatalca’da Polonez fabrikasının işçileri işçi sınıfının şanlı tarihine yeni bir direniş yazıyor. Polonez işçileri bizlere direnmeyi, birlik olmayı, örgütlü olmayı, patron ve devletin karşısında omuz omuza dimdik durmayı gösteriyor. Polonez işçilerinin yanında durmak, birlikte direnmek işçi sınıfının görevidir. Polonez işçisinin kazanımı sadece Polonez işçisinin değil, tüm işçi sınıfının kazanımıdır. Polonez işçisinin kazanması İngiliz Mehmet’in işçi düşmanı OVP’sine dur demektir, sermayenin ve istibdadın işçi sınıfına olan saldırılarının karşısında işçi sınıfı olarak durmak demektir, krizin faturasının işçilere değil patronlara kesilmesi demektir. Bizler, konfederasyon fark etmeksizin tüm sendikalar, örgütlü örgütsüz tüm işçiler olarak Polonez direniş alanını bir saniye dahi yalnız bırakmayacak şekilde yanlarında olmalıyız; çünkü karşımızda patronuyla devletiyle örgütlü olan, birlikte hareket eden bir burjuva sınıfı var. Polonez direnişi işçiyle patronun savaşıdır, bu savaşı kazanmak için de tüm işçi sınıfının birleşmesi, direnişe destek vermesi gerekmektedir, böylelikle bu savaşı da işçi sınıfı kazanacaktır!
Polonez fabrikasındaki direniş işçi sınıfına birçok şeyi gösteriyor; yabancı sermayenin Türkiye’deki anayasayı nasıl çiğnediğini, devletin yabancı sermayenin arkasında nasıl durduğunu gösteriyor. Emniyet müdürünün Polonez işçilerini çocuklarıyla nasıl tehdit ettiğini, Polonez işçilerini bölmek için Kürt, Türk ayrımcılığının nasıl yapıldığını gösteriyor. Hakkını arayan, anayasadaki sendika hakkına sahip çıkan işçileri ters kelepçeyle göz altına alan devlet, Polonez’de portör raporu olmayan, sağlık raporu olmayan, işlenmiş gıda ile ilgili hiçbir bilgisi olamayan taşeron işçileri çalıştırarak halk sağlıyla oynayan Polonez patronunun yaptıklarına nasıl göz yumulduğunu gösteriyor. Yine aynı patronun diğer patronlar gibi ucuz işçi olarak gördükleri göçmen işçileri gizli saklı polis korumasıyla fabrikaya getirerek çalıştırdığını gösteriyor. Bu direniş sadece Polonez işçileri değil tüm Türkiye halklarını ilgilendiren bir direniştir. Bu fabrikada halk sağlığını tehdit eden onlarca durum yaşanıyor, işçi sınıfı olarak Polonez’de yaşanan halk sağlığı tehdidine karşı birlik olmalı, direnen Polonez işçisinin yanında olmalıyız. İşinde deneyimli, sağlık belgelerinin, raporlarının gerektirdiği her koşulu sağlayan direnişteki Polonez işçisiyle birlik olmalıyız, Polonez işçisi kazanacak ve o fabrikaya girecek, halk sağlığı sorunu da ortadan kalkacak!
Türkiye işçi sınıfının gözü kulağı Polonez işçilerinin direnişinde. Polonez işçileri kazandığında Elba Bant, MKB Rondo, As Plastik, Tarkett, Perfetti, Eker, Mersen işçileri ve Fernas Madencilik patronu AKP’li vekile karşı yer altında ölmemek için yer üstünde direnen, Soma’dan Ankara’ya yürüyen maden işçileri de kazanmış olacak. Polonez fabrikası işçi sınıfının bir mevziisidir, Polonez’de istibdadıyla patronuyla birlik olanların karşısında işçi sınıfı birlik olduğumuzda, kazanım elde ettiğimizde diğer grevler direnişler de kazanımlarla sonuçlanacaktır. Gücümüz birliğimizden geliyor, işçi sınıfı olarak ayrı gayrı demeden birlik olduğumuzda bu ekonomik krizin faturasını işçi sınıfına değil patronlara kesebiliriz. İşçi sınıfı olarak birlikte mücadele ettiğimizde istibdadın saldırılarını da İngiliz Mehmet’in işçi düşmanı OVP’sini de çöpe atarız. Yaşasın işçi sınıfının birliği, yaşasın işçi sınıfının Polonez direnişi!
İşçi sınıfını daha ileriye taşımak asıl amacımız olmalıdır! - Tuzla Chen Solar'dan bir işçi
Merhaba arkadaşlar, öncelikle kendi fabrikamızdaki sözleşme sürecinden bahsetmek isterim. Patron tarafı bu süreçte taslakta bulunan tüm sosyal haklar ve ücret zam taleplerimizi "kesinlikle" vurgusu yaparak geri çevirerek taleplerimize ne kadar uzak olduğunu kendince göstermeye çalışıyor. Aslında onlar da çok farkında Chen Solar’daki işçilerin herhangi bir durumda tek vücut olacağının. Bizleri o şekilde karşılarında görmek istemeyeceklerdir. Bizim bu sözleşmedeki tüm kazanımlarımız bu süreçteki diğer tüm fabrikalara örnek teşkil edeceğinden, bu bilinçle hareket edip işçi sınıfını bu anlamda daha ileriye taşımak asıl amacımız olmalıdır.
Polonez, As Plastik, MKB Rondo, Perfetti ve diğer grevde direnişte olan tüm sınıf arkadaşlarımızın her daim yanlarında olduğumuzu, Chen solar işçileri olarak belirtmek isterim. Polonez grevinde çok net bir şekilde gördük ki sermaye legal, illegal tüm gücünü işçiye karşı kullanmış ve işçileri yıldırmaya çalışmıştır. Ancak bu durum karşısında devletin patrona karşı ikaz veya yaptırım uygulamasını bir kenara bırakın işçilere yapılan müdahaleler, mobbingler kolluk kuvvetlerince yapılmıştır. Ancak şunu bilmeliler ki "birleşen işçiler yenilmezler". Polonez kazanacak! Bunu diğer fabrikalardaki grev çadırlarına bakarak anlamak mümkün; çünkü Polonez işçisi gösterdi ki sermaye ne kadar güçlü olursa olsun "işçilerin birliği sermayeyi yenecek". Bu sloganın ete kemiğe bürünmüş halini orada gördük. Burada yaşananlar sendikaya, grev çadırına düzen siyasetinin gözünden bakan tüm işçi arkadaşlarımızın bakış açısını değiştirdi, bir farkındalık yarattı. AKP’sinden CHP’sine düzen siyaseti yapan partilerin, boyalı medyanın kendine bir faydası olmadığının farkına vardı. Burada öncü işçiler bir adım öne çıkıp bu durumu ileriye taşımalıdır. Sendikal örgütlenmeler genişlik kazanıp sınıf bilinci aşılanmalıdır. Sendikal örgütlenmeler artmaktadır ve artmalıdır.
Yaşasın sınıf dayanışması!
Bu düzenden tek çıkış yolu işçilerin birliğidir! - Gebze'den metal işçisi bir kadın
Geçtiğimiz haftalarda sendikamızla beraber, sendikalı oldukları için işten atılan Polonez işçisi arkadaşlarımıza desteğe gittik. Ziyaret dönüşü iş arkadaşlarımıza Polonez’i anlattık. Bizler farklı konfederasyona bağlı, farklı iş kollarından iki ayrı sendikayız. Ama aynı bu örnekte olduğu gibi hangi iş kolunda, hangi şehirde olduğu fark etmeden biz işçilerin birbirine sahip çıkması lazım. Bugünlerde ülkemizdeki ekonomik durum hayatlarımızı giderek daha da zorlaştırıyor. Kadınlara ve çocuklara yönelik cinayet, şiddet ve istismar haberleri asla gündemden düşmüyor. Bu yaşananlar hepimizin içini yakıyor. Tüm bu sorunlar içinde yaşadığımız çivisi çıkmış dünyanın düzeni kapitalizmin ve erkek egemenliğin eseridir. Bu düzenden tek çıkış yolu, sağlıklı koşullarda, eşit ve özgür yaşamanın mümkün olduğu tek sistem ise biz işçilerin yönettiği bir dünyadır. Bizler birbirimize sahip çıkacağız sevgili dostlar. Bu düzeni değiştirmek için metal işçisinden gıda işçisine, çiftçisinden yol işçisine, madencisine, işsizine, emeklisine, öğrencisine hepimiz birlik olmalıyız. Bu günlerde Türkiye’nin dört bir yanında emekçiler mücadelelerini büyütüyor. Gebze’nin metal işçilerinden Polonez’e, MKB Rondo’ya, Elba Bant’a Fernas’ın madencilerine tek tek sayamadığım tüm grev ve direniş alanlarına selam olsun! Yaşasın sınıf dayanışması!
İşçiler birleşin ayrı gayrı yok! - İstanbul Ejot Tezmak’tan bir işçi
Ben İstanbul Gaziosmanpaşa’da bulunan Ejot Tezmak fabrikasında çalışıyorum. Geçtiğimiz aylarda üç büyük işçi konfederasyonu DİSK, Türk-İş ve Hak-İş ortak bir basın açıklaması ile işçi sınıfının ortak sorunlarına karşı ortak mücadele edeceklerini açıkladılar. Ekonomik krizin derinleştiği, işçinin emekçinin enflasyon altında ezildikçe ezildiği bu dönemde Mehmet Şimşek’in Orta Vadeli Programı’na karşı yapılan önemli bir hamleydi. Çünkü Mehmet Şimşek’in yıllardır hayallerini süsleyen kıdem tazminatının kaldırılması da Orta Vadeli Program’ın içinde. İktidar işçi sınıfına ve emekçilere saldırmaya hazırlanıyor. Biz de hazırlanalım. 26 Ağustos'ta da Çerkezköy'de Türk İş’e bağlı sendikalar “Zordayız geçinemiyoruz!” mitingi yaptı. Konfederasyonların bir araya gelip basın açıklaması yapması yeterli değil. Ayrı ayrı miting yapmaları da gerekli değil. Sendikalar hatta konfederasyonlar bir araya gelmeli. Büyük mitingler düzenlemeli. Mücadele alanlarında buluşmalı. Sendika ayrımı yapmadan DİSK’li Türk-İş’li demeden yerli-göçmen, Türk-Kürt, Alevi-Sünni demeden bir araya gelelim miting meydanlarını bayram yerine çevirelim.
Zaman kaybetmeden işçi sınıfına yapılacak saldırılara karşı genel grevi örgütlemeli; sendika, konfederasyon, işçi ayrımı yapmadan bu mücadeleyi ortaklaştırmalıyız. Ekmek ve hürriyetimiz için Birleşik İşçi Cephesi’ni kuralım!
Tüm işçi sınıfı birlikte mücadele etmeliyiz! - Bursa OYAK Renault’dan bir işçi
OYAK Renault fabrikasında proje çalışması devam ediyor. Ekim ayında seri üretime geçmesi planlanıyor. Yeni projenin gelmesi ile birlikte üretime işçi alımına başlandı. Emekli olacak arkadaşların işten ayrılmasıyla birlikte işçi alımı daha da artacak.
Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon ve ücretlerin düşmesi neticesinde yoksulluğun artmasıyla işçi ve emekçilerin öfkesi büyüyor. Sendikalı işçilerin artan baskısı üzerine Türk-İş, Hak-İş ve DİSK çeşitli eylemlerle işçilerin taleplerini meydanlarda yükseltmeye başladı.
Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam geliyor. Dün aldığımızı bugün aynı fiyatla alamaz olduk. Büyük şehirlerde ev kiraları ortalamada asgarî ücretin üzerine çıktı. Okullar açıldı, eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hale geldi. Elektriğe ve doğalgaza geçtiğimiz aylarda yüzde 38 zam geldi. Önümüz kış işçisi, emeklisi kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünür oldu. Sendikalar; sendikalı-sendikasız, işçi-memur, işsiz, emekli demeden tüm işçi sınıfını mücadelede birleştirmelidir. Çözüm belli Genel Grev, Genel Direniş!
Tofaş tek vardiya sistemine geçti! - Bursa TOFAŞ’tan bir işçi
Tofaş Otomobil Fabrikası, 2 Eylül 2024 itibarıyla üretim düzeninde değişikliğe giderek tek vardiya sistemine geçti. Bu karar, yaklaşık 6.500 işçi arkadaşımızın işten çıkmasına sebebiyet verdi. Tofaş yönetimi tarafından yapılan resmi bildirimde, 02 Eylül 2024 Pazartesi gününden itibaren fabrikanın tek vardiya düzenine geçeceği, çalışma ve yemek saatlerinin yeniden düzenlendiği duyuruldu. Ayrıca, proje çalışmalarında görev alan çalışanların, birimleri içinde yapılan planlar doğrultusunda bilgilendirileceği söylendi.
Tofaş'ta vardiya sayısının bire düşürülmesi, sadece fabrikada çalışan işçiler için değil, aynı zamanda Tofaş'ın yan sanayisinde çalışan binlerce işçi için de endişe kaynağı. Özellikle yan sanayideki fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlar bu kararın zincirleme etkileri nedeniyle işsiz kalma korkusu yaşıyor.
Tofaş'ta alınan bu karar, fabrikanın tedarikçilerini ve yan sanayilerini de etkiliyor. Binlerce işçinin geleceği belirsizliğe doğru sürüklenirken, sendika ve yönetimden daha net hiçbir açıklama yok! Tofaş'ın tek vardiyaya geçmesinden sonra Türk Metal sendikası bu konuda hiçbir adım atmadı. İşçileri yarı yolda bıraktı!
Bizleri sendikadan üyelikten vazgeçirmek için ellerinde hangi koz varsa kullandılar ama başarılı olamadılar. - Gebze Mersen’den bir işçi
Merhaba dostlar ben Mersen İstanbul Sanayi Ürünlerinde çalışan Birleşik Metal Gebze 1 nolu şubeye bağlı iş yeri temsilcisiyim. Yaklaşık 8 senedir Mersen’de çalışıyorum ve şu an 164 gündür grevdeyiz. Sizlere bugüne kadar neler yaşadık kısaca anlatmak istiyorum.
Ben ve arkadaşlarım 2022 yılının Eylül ayından bu zamana kadar anayasal hakkımız olan sendikal güvence altında çalışmaya çabalıyoruz. Çalıştığımız şirket Fransız menşeili, geçen 2 senede her türlü baskıyı gördük. İşten atılan arkadaşlarımız, tehditler, sendikadan ayrılalım diye verilen ikramiyeler, sosyal haklar. 70 yıldır verilmemiş zam oranı. Yani kısaca bizleri sendikadan üyelikten vazgeçirmek için ellerinde hangi koz varsa kullandılar ama başarılı olamadılar. 19 Nisan’da sendikamız ile birlikte aldığımız karar sonucu grevimiz başladı. Geçen 164 günde şirket yöneticileri grevi kırmak için ellerinden ne geliyorsa yaptılar, grevdeki arkadaşlarımızın ailelerine gidip tehdit ettiler. Grevdeki arkadaşlarımıza türlü iftiralar atıldı, grevdeki işçilerin yerine içerde diğer bölümlerde çalışanlar bizlerin makinelerinde çalıştırıldı. Grevden ayrılmamız için para teklifleri edildi ama yaptıkları hiç bir şey bizleri yıldırmadı ve yıldırmayacak. Çünkü biliyoruz sendikal güvence altında çalışan işçiler sermayeye boyun eğmez. Bunu onlar da çok iyi bildikleri için üyesi olduğumuz sendikayı terör örgütü bile ilan ettiler kendilerince. Ama buna sadece kendileri inandı. Grevde geçirdiğimiz süre az bir zaman değil. Tabii ki bu kadar dayanmamızın en büyük etkeni şubemiz ve sendikamız. 6 aydır ne ihtiyacımız olursa koşulsuz karşılandı, dayanışmalarla bizleri destekleyip bugüne gelmemize vesile oldular. Kimi zaman ekonomik olarak bazı zorluklar çeksek de hep birlikte bu zorlukların altından kalkıp grevimizi kazanımla sonuçlanana kadar devam ettirmeyi düşünüyoruz. Tabi işverende boş durmayıp gece nöbetlerinde grev çadırındaki arkadaşlarımızın yanına gelip paranızı verelim, grevi bitirin teklifinde bile bulunuyorlar. Bu teklifi bizi düşündükleri için değil kendi koltuklarını sağlamlaştırmak için yaptıklarını biliyoruz. Geçen 164 günde bizlere destek olan başta Birleşik Metal-İş sendikası ve Gebze 1 nolu şubemiz olmak üzere, şubemize bağlı fabrikalardan temsilciler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları hepsinin emeği çok, bizleri asla yalnız bırakmadılar. Sınıf bilincimizin oluşmasında her topluluğun emeği çok. Bizleri bu zamana kadar yalnız bırakmadıkları için hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Yaşasın Mersen grevimiz! Yaşasın sınıf dayanışması!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2024 tarihli 181. sayısında yayınlanmıştır.