Ekmek bulamıyorsanız yemeyin!
“Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” adlı bir etkinliğe katılan Emine Erdoğan halkımıza buyurmuş. “Alışverişe çıkmadan önce alınacaklar listesi hazırlayalım. Porsiyonlarımızı küçültelim. Sadece ihtiyacımız kadarını alıp bozulacağını bildiğimiz yiyecekleri istiflemekten vazgeçelim. Geleneksel mutfak kültürümüzü artırarak atıksız mutfağın püf noktalarını hayatımızda uygulayalım. Meyve ve sebzeleri mutlaka mevsiminde tüketelim. En önemlisi insana yakışır şekilde yiyip içmenin kurallarını çocuklarımıza da öğretelim.”
Bu sözleri duyunca memleketin haline bakınca aklımıza Fransız Devrimi’nde ekmek isteyen halka “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyen Fransız Kraliçesi Marie Antoinette geldi. Ama Emine Erdoğan, halka pasta bile teklif etmiyor. Porsiyonları küçültün tavsiyesinde bulunuyor: “Ekmek bulamıyorsanız yemeyin!”
Biz hem kendisine hem de istibdad rejiminin etrafına kümelenmiş, memleketi yemeye doymayanlara hatırlatalım. Bu memlekette insanların yarısına yakını açlık sınırındaki asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Resmi işsizlik %14’ü, genç işsizliği 25’i geçmiş durumda. Yani para yok ki liste yapılsın, insanlar daha ihtiyacını alamıyor ki fazlasını istiflesin. Geleneksel mutfak kültürümüzde et yemekleri var, doğru düzgün ücret verin ki insanlar her gün et alabilsin. Meyve sebzesini mevsiminde tüketebilsin.
Ama en son hatırlatma hepsinden önemlisi “insana yakışır şekilde yiyip içmenin kurallarını çocuklarımıza öğretelim”. Öğretmenize gerek yok. Biz bu memleketin %1 yağmacı, ihaleci, avantacıların nasıl da bu memleketin %99’unun emeğini, tüyü bitmemiş yetiminin rızkını yiyip yuttuğunu biliyoruz. Nasıl doymak bilmez bir iştahla memleketin neyi var neyi yok yediklerini, o yetmeyince birbirlerini yediklerini de biliyoruz. 50 kişilik tek bir toplantınıza 1 milyon liradan fazla para harcayabildiğinizi de okuyoruz.
Şimdi biraz da siz öğrenin, bu devranın sonsuza dek sürmeyeceğini, bir gün kısa çöpün uzun çöpten hakkını alacağını iyi bilin, öğrenin. Sizin bitmeyen iştahınızın cefasını bu memleketin evlatları çekmeyecek, onu da aklınıza kazıyın.
O zamana kadar Tevfik Fikret’in dediği gibi:
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…