Irak’ta halk isyanı!
Irak üç haftadır yoksulluğa, işsizliğe karşı, temiz su, sağlık önlemleri ve kesintisiz elektrik talepleriyle giderek yayılan bir halk isyanı ile sarsılıyor. Olaylar 8 Temmuz Pazar günü Güney Irak’ın petrol zengini kıyı şehri olan Basra’da başladı. Büyük bir kitle Basra’da bulunan vilayet binasına girmeye çalıştı ve onlarca gösterici yaralandı.
Aynı zamanda kitleler iktidardaki başbakan İbadi’nin partisi Dava’nın ve Şii lider Hadi el Emiri tarafından yönetilen İran’ın eskiden beri müttefiki olan Bedir örgütünün bürolarına saldırdı. Bir noktada, kitle bölgede kilit bir petrol ihracat limanı olan Um Kasr’a girişi kapattı. Gösteriler, Şii ruhani lideri Ayetullah Ali el Sistani'nin sözcüsünün gösterileri desteklediğini açıkladığı ve yetkilileri "kitlelerin şikayetlerine kulak vermeye" çağırdığı cuma günü, daha da büyüdü.
Gösteriler Basra’dan Güney Irak’ın geri kalanına, Amara, Nasiriyah, el Mawala, Maysan, Babil gibi şehirlere ve kutsal şehirler olan Kerbela ve Necef’e yayıldı. Bu son şehir özellikle sert bir mücadeleye sahne oldu: Kitleler havaalanını bastı, teçhizata zarar verdi, bazı yerleri yaktı. Son olarak 15 Temmuz Pazar günü isyan, başkent Bağdat’a ulaştı.
İsyanın başladığı bölgelerde nüfusun çok büyük çoğunluğunu ülkede siyasetin hâkim unsuru olan Şiiler oluşturuyor. Bu da isyanın çıkış noktasının, Şiiler ve Sünniler veya Kürtler ve Araplar arasındaki gerginlik değil, sınıfsal sorunlar olduğunun işaretlerinden biri.
İsyan 29 Temmuz’da ilk kazanımını elde etti; Başbakan İbadi, Elektrik Bakanı Kasım el Fahdavi’yi kovmak zorunda kaldı. Elektrik kesintilerinin çok sık yaşandığı Irak’ta halk, Fahdavi’yi yolsuzlukla suçluyor ve gitmesini talep ediyordu. Bu talebin karşılanmış olması isyanın çıkmasının ana sebeplerine çözüm getirmiyor. Irak halkı temiz su, sağlık önlemleri, kesintisiz elektrik hizmeti, işsizlik ve yoksulluğun son bulmasını talep ediyor. Ancak yine de Fahdavi’nin kovulması, isyanın ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesi.
Halk isyanı hükümetin şiddet aracılığıyla gösterileri bastırma girişimlerine rağmen yayılmaya devam ediyor. Basra'da valilik önünde bir göstericinin katledildiği görüntüleri ortaya çıktı. Bu görüntüler karşısında özellikle gençler geri çekilmek bir yana hükümetin gösterileri bastırmak için bölgeye sevk ettiği tank ve zırhlı araçların önüne dikiliyor. Nasiriyah’ta göstericiler Irak ordusu ile çatışıyor. Bağdat’da Tahrir Meydanı tüm baskı ve tacizlere rağmen dolup taşıyor.
Bugün Iraklı yoksulların ve gençlerin isyanı politik önderliğini arıyor. Geçmişte Amerikan emperyalizminin ülkeyi işgalini savunacak kadar rezil bir pozisyonu olan Irak Komünist Partisi bu görevi yerine getirebilecek, isyanı ileri taşıyabilecek bir parti değil. Irak’ın emekçi halkının bağrında sınıfsal sorunlar temelinde birlik ve isyan tohumları atılmış durumda. Bu dinamiklerin boşa gitmemesi için gerekli olan sınıf siyaseti yapan Leninist bir partidir.
2018 yılının geçtiğimiz yedi ayında bölgemizde yedi farklı ülkede yedi halk isyanı sayabiliriz: Ortadoğu Kuzey Afrika bölgesinde İran, Tunus, Ürdün ve Irak, bunlara ek olarak günlerce veya haftalarca süren isyan veya devasa kitle gösterilerinin patlak verdiği Slovakya, Romanya ve Ermenistan.
Bölge halklarının ihtiyacı, hem Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da hem de dünya ölçeğinde uluslararası bir işbirliği ve ortak faaliyettir. Nihai ihtiyacımız ise işçi sınıfının dünya partisi, devrimci bir Enternasyonal’dir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2018 tarihli 107. sayısında yayınlanmıştır.