Yeni iş mahkemeleri kanunu: Kıdem tazminatına saldırı
Uzun süredir çalışmaları devam eden İş Mahkemeleri Kanunu 25 Ekim 2017 tarihli resmi gazetede yayımlandı. Yandaş medya kanunun işçi lehine olduğundan ve bu kanun sayesinde yargılamaların eskisi gibi uzun sürmeyeceğinden bahsedip duruyor. Ancak bu kanunun işçilerden ziyade sermaye ve patronlara hizmet ettiğini anlamak güç değil.
Zorunlu arabuluculuk değil zorla uzlaştırma
Kanunun 3. maddesi iş kazaları ve meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davaları hariç olmak üzere işçi ile işveren arasındaki bireysel veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve işe iade davalarında arabuluculuk kurumuna başvuruyu dava açma şartı olarak kabul etmiş. Yani arabuluculuk eski uygulamada isteğe bağlı iken artık işçiyle patronun pazarlığa oturması zorunlu hale geldi. Arabuluculuk sonunda uzlaşıya varılması halinde ise işçi için yargı yolu kapanıyor. Dolayısıyla arabuluculuk aşamasında hak ettiğinden çok daha aşağısını kabul etmiş olan işçi kalan alacağını dava yoluyla talep edemiyor.
Hâl böyle olunca her ne kadar işçinin arabuluculuk aşamasında uzlaşmama imkanı bulunsa da, yargılamaların uzun sürmesi ve dava masraflarının yüksek olması göz önünde bulundurulduğunda işçiler dava açarak elde edecekleri bedelin belki de yarısına razı gelmek durumunda kalacaklar. Keza arabuluculuk sonucu uzlaşıya varılamamış olduğu düşünüldüğünde zaten dava açmaya para bulamayan işçi üstüne bir de arabuluculuk masraflarını ödemek zorunda kalacak.
Hedef patronların kıdem tazminatı yükünü hafifletmek
Düzenlemenin amacı açıkça işçileri uzlaşmaya mecbur bırakmak ve patronun cebinden çıkacak tazminat miktarlarını düşürmektir. İşçiler yıllarca çalışarak kazandıkları kıdem tazminatı hakkını pek çok zaman patrondan alamadıkları için yargıya başvuruyorlar. Şimdi önce pazarlık masasına oturtacaklar ki patron işçinin alınterinin karşılığını daha fazla cebe indirsin. Kanunun düzenlenmesine gerekçe olarak iş mahkemelerinin yoğunluğu ve bu nedenle yargılamaların uzun sürmesi gösterilmiş. Neden bu kadar iş davasının açıldığını sorgulayan ise yok.
Zamanaşımı süresi 10 yıldan 5 yıla indiriliyor
Zorunlu arabuluculuğun yanı sıra işçi düşmanı diğer düzenleme ise yapılan değişiklikle "yıllık izin ücreti, kıdem, ihbar, kötü niyet tazminatı, eşitlik ilkesine aykırılıktan kaynaklanan tazminat" alacaklarında zamanaşımı süresinin 10 yıldan 5 yıla indirilmesi. Bu düzenlemenin gerekçesi ise "on yıl boyunca dava tehdidi altında kalan işverenin, yatırım ve gelecek planlaması yapması mümkün olamayabilecek, yapılan planlar da uygulanamaz hale gelebilecektir" şeklinde ifade ediliyor. Bu gerekçe bir itiraftır. Tazminatını alamayan işçi nasıl ayakta kalır diye düşünülmüyor. Devlet, emeği sömürülen işçilerin değil, emekçinin alın teriyle semiren patronların yanındadır!
İstibdadın sopası hep emekçilere iniyor. İşçinin hakkını gasp eden patronlara ağır yükümlülükler yükleneceği yerde işçilerin hakları gasp ediliyor. Emekçiler hak ettiklerini, işçi düşmanı patron dostu burjuva kanunlarıyla değil fabrikalarda ve iş yerlerinde verdikleri mücadeleyle alacaklar.