Otomotiv patronlarının kriz fırsatçılığı
Türkiye’nin büyük otomotiv firmaları sektördeki daralma fabrikalardaki gerilimi arttırıyor. Bursa’daki Tofaş fabrikası önümüzdeki ay 9 gün boyunca üretim yapılmayacağını duyurdu. Bu karar doğrultusunda Tofaş’ta her hafta iki gün üretime ara veriliyor. Ardından bir duruş kararı da Renault’dan geldi ve şirket Cumartesi günü 4-12 vardiyasının kaldırıldığını açıkladı. Otomotiv pazarının bir önceki yıla göre yüzde 21 oranında daraldığı ortamda Eylül ayı otomotiv satışlarının 30-40 binlik ortalamanın çok gerisinde kalarak 20 binler seviyesinde kalması bekleniyor.
Faturayı işçiye kesmek için gerçekleri çarpıtıyorlar
Otomotiv patronları krizin faturasını işçilere kesmeye hazırlanıyor. Bunun için her zaman olduğu gibi işlerine geldiği gibi gerçekleri çarpıtıyorlar. Sektördeki daralmadan bahsederken devletin teşviklerini ve ÖTV düzenlemesi ile patronlara destek çıktığını söylemiyorlar. Daha Temmuz ayında otomotiv sektörü ihracatının geçtiğimiz yıla göre yüzde 13,8 arttığını ve 2,8 milyar dolarla ihracatta lider sektör olma özelliğini koruduğunu gizliyorlar.
Mercedes’ten itiraf: İşçilik maliyetlerinden avantaj elde ettik
Geçtiğimiz ay otomotiv patronlarının saldırıya geçeceğinin ilk işareti Mercedes’ten gelmişti. Hoşdere’deki Mercedes fabrikasında işçilerin erzak haklarında ve altın ikramiyelerinde kesintiye gidilmesi eylemlere sebep olmuştu. Günlerce eylem yapan Mercedes işçileri saldırıyı püskürtmüştü. İşçilere karşı krizi bahane eden Mercedes yöneticisi Ulrich Bastert, Hannover’deki uluslararası ticaret fuarında şirketinin ne kadar iyi durumda olduğunu anlatırken tam tersini söylüyor: “Türkiye’de ürettikleri otobüslerin yüzde 50’ye yakın oranda yerli kaynaklardan tedarik ediyoruz. Bu açıdan baktığımızda TL’deki değer kaybından geçici olarak bir avantajımız var diyebiliriz. Bunun yanında işçilik maliyetlerimizde de geçici bir avantaj elde ettik.”
Mercedes patronunun itirafları tüm otomotiv sektörü için geçerli. Dövizin arttığı ortamda Türk Lirası ile ödenen işçi ücretleri enflasyon karşısında erirken şirketler için avantaja dönüşüyor. Patronlar iç piyasada kaybettiklerini ihracat artışlarıyla belirli oranda karşılayabiliyorlar. Fabrikalardaki duruş kararları ise toplu işçi çıkartmaların ön hazırlığı niteliğinde. Yine işçilere dönüp durum kötü ayakta kalabilmek için işçi çıkartmak zorundayız diyecekler. Halbuki işin gerçeğini Mercedes patronunun sözlerinden biliyoruz. İşçi çıkartarak daha az işçiyi daha çok çalıştırmak ve sözleşme dönemi öncesinde işçilerin ücret taleplerini bastırarak işçilik maliyetlerinde elde ettikleri avantajı perçinlemek istiyorlar.
Fabrikalar diken üstünde
Tofaş’ta aylardır ikili vardiyaya dönüleceği söylentileri ayyuka çıkmıştı. Duruş kararı fabrika içindeki gerilimi iyice arttırdı. Özellikle artan işsizlik yüzünden otomotiv işçileri ağır şartlar ve yetersiz ücretlere rağmen işlerini kaybetmek istemiyor. Geçtiğimiz hafta Renault fabrikasına gelen Türk Metal Genel Başkanı Pevrul Kavlak işçilere yaptığı konuşmada herhangi bir hak kaybına izin vermeyecekleri sözü verdi. Ancak aynı Pevrul Kavlak’ın bu sözlerin ardından Renault’nun uluslararası yöneticileriyle verdiği sıcak pozlar kuşkuları arttırıyor. Türk Metal’i ve Pevrul Kavlak’ı yakından tanıyan metal işçisi diken üstünde.
İşçiler kriz fırsatçılığına geçit vermemeli
Patronların kriz fırsatçılığına en iyi cevap işçilerin örgütlü olarak hareket etmesidir. İşçi çıkartmalara karşı defterler açılmalı gerçekler ortaya serilmelidir. Metal işçisinin, işinden ve evine götürdüğü ekmekten fedakârlık etmesi istenemez. Esas patronlar işçi maliyetlerinden avantaj sağlamaktan vazgeçmelidir. Kâr rekorları kırarken işçileri enflasyona ezdiren ve borç batağına sürükleyen patronlar sektördeki daralmanın faturasını işçilere kesemez. Hesaplaşma günü yaklaşmaktadır. 2019’daki yeni sözleşme dönemine patronların yalanları ve çarpıtmaları değil işçilerin örgütlü gücü damgasını vurmalıdır.