İstibdada karşı hürriyet isteyen emekçi halkın zaferi, modern Türkiye tarihinin ilk devrimi, 1908 Hürriyet devrimi 115 yaşında!
Modern Türkiye tarihinin ilk devrimi olan 1908 Hürriyet devrimi bundan tam 115 yıl önce gerçekleşti. Temmuz 1908’de, 30 yıllık Abdülhamit istibdadının sopası altında ezilen milyonlarca işçi ve emekçi Balkanlar’dan Anadolu’ya kadar uzanan büyük coğrafyanın hemen hemen her köşesinde hürriyet talebi ile ayağa kalktı. 23 Temmuz 1908 tarihinde yıkılmaz denilen padişah Abdülhamit, devrim karşısında diz çöktü ve II. Meşrutiyet ilan edildi!
Farklı etnik gruplar tek talep: Kahrolsun istibdad, yaşasın hürriyet!
1908 Hürriyet devriminin kitaplarda yazan adı “Jön Türk devrimi” olarak bilinir. Ancak bu devrim ne sadece jönlerin ne de sadece Türklerin devrimidir. Devrimin önderliğini, modern Türkiye tarihinin ilk devrimci örgütü İttihat ve Terakki cemiyetinin subayları yapmıştır evet ama devrimin arkasında Balkanlar’dan Anadolu’ya kadar başta kentler olmak üzere milyonlarıyla emekçi halk durmuştur. İstanbul başta olmak üzere kapitalistleşme yaşayan kentlerde ardı ardına grevler patlak vermiş, 1908 yılının Ağustos ve Eylül ayları 1960’lı yıllardaki büyük yükselişe kadar eşi görülmeyen bir grev dalgasına sahne olmuştur. Devrimin zaferi ve II. Meşrutiyet’in ilanının hemen ardından yapılan seçimlerde meclise 142 Türk’ün yanı sıra 60 Arap, 25 Arnavut, 23 Rum, 12 Ermeni, 5 Yahudi, 4 Bulgar, 3 Sırp bir de Ulah seçilmiştir. Yani Abdülhamit istibdadına karşı hürriyet, bu topraklara farklı milletlerden milyonlarca emekçinin birlikte mücadelesi ile gelmiştir. Çünkü dönemin istibdad rejiminin varlığı, etnik köken ayırmaksızın halkın üzerine gitmiş, ağır vergi yükleri, yasaklama ve tutuklamalarla adeta halkı zincire vurmaya çalışmıştır. Ancak 30 yılın sonunda, farklı etnik kökenlerden emekçi halkın ortak devrimi olan 1908 Hürriyet devrimi, bütün zincirleri kırmış, yıkılmaz denen Abdülhamit istibdadına son vermiştir.
Bugünün istibdadı sermayenin istibdadıdır, bugünün hürriyeti işçilerle gelecek!
1908 Hürriyet devriminden bugüne tam 115 yıl geçti. Bu 115 yıllık tarih farklı sınıfların mücadelesine, iktidar değişikliklerine, rejim değişikliklerine ve devrimlere sahne oldu. 115 yıl önce padişah Abdülhamit, Osmanlı bürokrasisinin ve onun kontrolündeki üretici güçlerin çıkarları için istibdadın sopasını halka karşı kullanmıştı. Bugün ise Erdoğan başka tür bir istibdadın sopasını emekçi halka gösteriyor. Bugünün istibdadı sermayenin ve emperyalizmin çıkarları uğruna bir yandan emekçi halkı baskı altına almayı, öbür yandan da emekçi halkı birbirine düşman etmeyi kendisine görev biliyor. İstibdad rejimi, işçi sınıfının yıllar içerisinde büyük mücadeleler ile kazandığı başta grev hakkı olmak üzere sendikal ve siyasal bütün haklarını sermayenin lehine tırpanlamaya çalışıyor. Fabrikalardan işyerlerine, mahkeme salonlarından meclise, üniversitelerden kent meydanlarına kadar hayatın her alanında istibdad rejimi sopasını göstermekten çekinmiyor. Çünkü sermayenin ve emperyalizmin çıkarları bunu gerektiriyor!
Tarih en kudretli denilen padişahların, en güçlü görünen rejimlerin devrimler karşısında nasıl savrulduğunu defalarca yazdı. 115 yıl önce bu topraklarda emekçi halk hürriyet sloganlarıyla istibdadı yendi. Bugün yaşadığımız sermayenin istibdadından hürriyete giden yol da işçi sınıfının önderliğinde ekmek ve hürriyet mücadelesinin birleşmesinden geçiyor. Hangi dine, dile, ırka veya mezhebe mensup olursa olsun, ekmek kadar hürriyete de susamış bu ülkenin milyonlarca emekçisini bir araya getirecek sınıf mücadelesinde, sınıf siyasetinde birleşelim. İstibdada karşı hürriyet için, devrimler tarihimize bir yenisini daha eklemek için! Hürriyet işçilerle gelecek!