İnsan hayatı uğruna mücadele yolunda sağlık çalışanları ve dünyadaki tüm ezilenlerle dayanışma içinde Uluslararası Kızıl 1 Mayıs’ı için ileri!
Koronavirüsle mücadele, kapitalizmin zalim saldırısıyla mücadele!
2020 1 Mayıs’ının dünya işçi sınıfı tarihinde bir benzeri yok.
İnsanlık bir bütün olarak, son derece tehlikeli boyutlara ulaşan benzeri görülmemiş bir felaketle karşı karşıya. Buna ek olarak, Koronavirüs salgını, küresel kapitalist krizin çözülmemiş tüm çelişkilerinin patlayışını tetikledi. Bu salgın özünde kapitalizmin yaşamı sürdürmek için gerekli en acil ihtiyaçlarla uyumsuz, sadece dünya sosyalist devriminin üstesinden gelebileceği ve üstesinden gelmesi gereken tarihsel bir engel olduğunun apaçık ortaya çıktığını gösterdi.
Sistemi kurtarmak için merkez bankaları ve hükümetler tarafından sağlanan trilyon dolarlık likidite küresel ekonomik felaketi durdurmaya yetmiyor. “Geleneksel olmayan” para politikaları, 2008-sonrası küresel krizini durduracak araçlar olarak salgından önce zaten tüketilmişti. Tarihsel sistemik sorunun kaynağı para ilişkilerinde değil, kapitalist üretim tarzında.
Pandemi sadece Üçüncü Büyük Depresyon’un beklenen derinleşmesini hızlandırmakla kalmadı. Nitel bir sıçrama yaşandı. Kapitalist üretim tüm dünyada, uzadıkça uzayan bir ekonomik zemheri koşullarında donup kaldı. Tecritle birlikte, ekonomik faaliyetler birbiri ardına duruyor ve küresel tedarik zincirleri bozuluyor.
İMF başkanının kendisi, küresel bir resesyonun önümüzde olmadığını, şimdiden arkamızda kaldığını itiraf etti: daha kötüsü “dünya ekonomisi durdu”! İşsizlik artış hızı, 2008 küresel finansal çöküşünden sonraki döneme kıyasla 20 kat fazla. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’ya göre, Koronavirüs krizi işsiz sayısına 36 milyon yeni işsiz ekledi.
Salgının merkezi şimdi Amerika ve Avrupa. Goldman Sachs, JP Morgan ve Morgan Stanley ABD milli gelirinin bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 30 düşmesini bekliyor. ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin, işsizlik oranının 2008 sonrası küresel kriz sırasındaki zirvenin iki katı olan yüzde 20'nin üzerine, hatta yüzde 30'a yükselebileceği konusunda uyardı. Mart ayı ortasında bir hafta içinde, ABD'de işsizlere 3,1 milyon yeni işsiz eklendi, bu haftalık rakam takip eden hafta 3,3 milyona ve Nisan ayının ilk haftası sonunda 6,6 milyona yükseldi.
Salgın Avrupa'da, tüm ülkeleri vuruyor: İtalya ve İspanya darmadağınık vaziyette. İspanya'da işsizler ordusuna iki hafta içinde 1 milyon işsiz daha eklendi. Fransa'da 4,4 milyon işçi çalışmayı bıraktı, geçici devlet desteği alıyor.
Son on yılda, kriz nedeniyle zaten iflas etmiş ve harap olmuş bir ülke olan Yunanistan'da, halen faaliyette olan işletmelerdeki iş gücü toplu halde işten çıkarıldı, devlet desteği olarak önümüzdeki iki ay için sadece 800 avro alıyorlar.
Hükümetin planına göre, faaliyette olan şirketler, dönüşümlü olarak ayın yarısında, verdikleri sefil ücretlerinin yarısına, en sağlıksız koşullar altında çalışacaklar. İşçilerin büyük çoğunluğu, şu ana kadar küçük ve orta ölçekli işletmelerdeki güvencesiz işlerde birkaç avro karşılığında çalışıyordu ve çalışmaya devam ediyor ve şu anda tam bir işten çıkarma ile karşı karşıya. En önemli ekonomik faaliyet olan turizm harap durumda.
Kuşkusuz en umutsuz konumda, bir iş ya da başını sokacak bir ev bulma umudunu kaybeden binlerce insanla birlikte, “Avrupa Kalesi”nin bu “cephe hattı” ülkesinin “tehlike bölgesi” diye anılan toplama kamplarında en korkunç koşullarda hapsedilmiş Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika'dan on binlerce mülteci var.
Türkiye'de toplumu bölen bir sistem, üst sınıflara evde kalma çağrısı yaparken, “temel” sektörlerde çalışan işçileri acımasızca kalabalık toplu taşımanın sağlıksız koşullarına ve fabrikalarda montaj hattından akan, her işçinin çok sayıda elin değdiği ürünlere sürekli olarak dokunduğu koşullara sürüklüyor! Nisan ayının ortalarında, hükümet gece yarısından sadece iki saat önce sokağa çıkma yasağı ilan etti ve bu da sonraki 48 saat için ekmek almaya çalışan ailelerin izdiham sahnelerine neden oldu ve haftalarca süren “sosyal mesafe” uygulamasının elde edebileceği olumlu etkiyi toptan yok etti. Beceriksizlik, emekçi nüfusun sağlığını tamamen ihmal etmekle rekabet ediyor. Ekonomik kriz hükümetin baştan itibaren batan şirketleri kurtarmak için her türlü aracı kullanmasına rağmen derinleşiyor.
Ve yıkım sadece başlangıç aşamasında. Salgın Avrupa ve Amerika'daki bu merkez üslerinden kapitalist dünyanın yoksulluk batağına saplanmış çeperine doğru genişliyor. Dünya nüfusunun neredeyse yarısı ellerini yıkmak için gerekli sudan yoksun ve bu kadar ısrarla savunulan izolasyonun ancak gülünç bir taklidinin sağlanabileceği gecekondu mahallerinde tek odalı barakalardan ibaret gecekondularda dar sokak ve çıkmazlarda sıkışmış şekilde bir araya gelen yapılarda kalıyor. Bu ülkelerdeki hastane sistemi, bırakın salgının baskısı altında olmayı, normal zamanlarda bile sefil durumda.
Kitlesel evsizliğin ve tecritteki 1,3 milyar insanın ülkesi Hindistan mücadeleye yeni dâhil oluyor. Afrika virüsle ancak şimdi tanışıyor. Uyarı sinyalleri ve ilk Koronavirüs vakalarına ait rakamlar bir Afrika ülkesinden diğerine sıçrıyor. Güney Afrika ve Nijerya’yı çoktan vurdu. Nijerya'nın başkenti ve kıtanın en kalabalık şehri Lagos tecrit altında. Fakat bu sadece başlangıç.
Latin Amerika ıstırap içinde. Pandemi Brezilya'da şimdiden, faşist Bolsonaro rejiminin inatçı inkârıyla daha da şiddetlenen bir yıkıma neden oldu ve şimdi Arjantin, Şili, Bolivya ve diğerlerine yayılıyor. Fakat Latin Amerika'nın yoksul ülkeleri hâlâ beklemede. Eğer virüs Haiti gibi ülkeleri ele geçirirse manzara korkutucu olacaktır. Aynı durum Asya'nın daha yoksul ülkeleri ve Afganistan'dan Suriye'ye, Yemen'den Libya'ya savaşın yıktığı ülkeler için de geçerli. Ölüm karantinasının Siyonist İsrail tarafından uzun süredir uygulandığı Gazze salgın tarafından kırılıp geçirilecektir.
Virüsün zaten çok ağır can kaybına sebep olduğu İran, emperyalizmin uyguladığı yaptırımlardan mustarip. Yaptırımlar Venezüela ve Küba’ya da zarar veriyor.
Avrupa’da, ABD-Meksika sınırında, Orta Doğu'da, Bangladeş'te veya Afrika'da yollarda ve toplama kamplarındaki mülteciler ve göçmenlerin adları henüz korkunç istatistiklerde yer almadı. ABD ve Brezilya'nın kötü şöhretli sistemlerinden, yargılanmaya bile gönderilmeyen yüz binlerce siyasi mahkûmun hapiste çürüdüğü fakir ülkelerin aşırı kalabalık ve kirli hapishanelerine kadar, hapishaneler henüz salgının parçası değil. Öngörülemez boyutlardaki bir felaket insanlığın üzerine çullanıyor.
İster zengin ister fakir ülkelerde kapitalist toplum medeniyet perdesini kaldırdı: işçileri ya işten atmaya yöneliyor veya ciddi hijyenik önlemler alınmadan hızla toplu ölüm yatağı haline gelen işyerlerine sürüyor. Bugün toplumlarımız emekçi kitlelerin piramitlerin inşasında ölümüne çalıştığı Firavunların Mısır'ıyla neredeyse aynı görünüyor!
Aynı zamanda, maske, test kiti, kişisel koruyucu donanım, sağlık çalışanları için ön cephede kullanılacak donanım, solunum cihazı veya ventilatör, ağrıyı ve hastalığın kötüye gidişini azaltmak için gerekli birçok farklı ilaç türü ve antikor plazması eksikliği mevcut. Şimdi salgının merkez üssü haline gelen tüm Avrupa ve Kuzey Amerika’nın zengin ülkelerinde, sağlık çalışanları ve kuruluşları, “Görünmez düşman Koronavirüse karşı savaşın” “siperlerinde” virüse yakalanır ve ölümler artarken, yetersiz tıbbi malzeme ve koruyucu donanım seviyelerine karşı feryat ediyorlar. Gittikçe daha fazla sayıda hükümet ve sağlık otoritesi sağlık kapasitesinin günlerce veya haftalarca artan hasta sayısına daha fazla yetmeyeceğini açıkça kabul ediyor. Bu tartışmasız gerçeğe rağmen, fabrikalar lüks otomobiller ve modaya uygun kıyafetler ve kozmetik ürünleri ve toplumun çoğunluğunun şu anda ihtiyacı olmayan, “virüse karşı savaş” için acilen ihtiyaç duyulan donanım ve giysilerden başka her şeyi üretmeye devam ediyor. Bu, piyasa anarşisi ve bastırılamayan kâr etme arzusuyla en yalın haliyle kapitalizm!
Kapitalizmin suçları, geçmişte gerçek sosyalist devrimlerden geçen ülkelerle karşılaştırıldığında daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Salgın, toplumun sağlığını kâr sistemine ve piyasanın “görünmez eline” tabi kılan yöntemlerin iflasını tamamen ortaya çıkardı. Çin veya Vietnam gibi geçmişte devrimci sosyal dönüşümler geçiren ülkelerde Merkezi planlamadan miras alınan yöntemlerin üstünlüğü görüldü.
Çin, en az bir yüzyıldır eşi görülmemiş boyutlarda bir salgınla boğuşmak zorunda kalan ilk ülke oldu, bu yüzden Batı'nın Çin’in deneyiminden faydalandığı gibi diğer ülkelerin deneyimlerinden faydalanmak gibi bir avantajı yoktu. Ve yine de, kamusal sağlık sistemi ve kendine has toplumsallaşmış emek seferberliği sayesinde salgının zararını tek bir eyalet (Hubei) ve tek bir şehirle (Wuhan) sınırlamada ve tek başına kontrol altına almada oldukça başarılı oldu. Dünyanın en güçlü ülkesi olan Amerika'da şu anda enfekte hasta sayısının Çin'dekinin beş katından fazlasına ulaştığını ve Amerika’nın Çin’in nüfusunun sadece beşte birine sahip olduğunu görmek ne büyük ironi!
Salgının ilk dalgasının Doğu ve Güneydoğu Asya'ya yayılmasına rağmen, virüs Vietnam’ı neredeyse hiç vurmadı. Şimdi bu iki ülke Batı'nın zengin ülkelerine hem doktor hem de tıbbi materyal gönderiyor, Batı’nın her bir ülkesi ise başa çıkamayacağı ulusal bir felaketle şaşkına dönmüş durumda.
Fakat birbirine taban tabana zıt iki sosyo-ekonomik yapı olarak sosyalizme geçiş toplumları ile kapitalist toplumlar arasındaki karşıtlığı çıplak biçimde ortaya koyan en açık örnek Küba'dır. Bu ülke tıp ve sağlık sistemlerinin her birinin, gelişme ve servet seviyeleriyle karşılaştırıldığında, tüm kapitalist ülkelerden kıyaslanamayacak kadar daha sağlam olduğu bir ülke. Küba, düzinelerce ülkeye doktor, tıbbi malzeme ve bilimsel know-how’ı cömertçe göndererek, tüm dünyaya Trump’ın Amerika'sına veya AB’nin yamyam kemer sıkma politikalarına karşıt bir paradigma sundu. Küba devletinin izlediği, virüsün adada (sınırlı ölçüde) yayılmasını izleme, son sınıftaki tıp öğrencilerini günlük olarak kapı kapı gezdirme, hâlihazırda enfekte olmuş mahallelerde katı karantina önlemleri oluşturma ve bu mahallelere mahalleliyle kişisel temas kuran uzman doktorlar atama yöntemi aynı zamanda şefkatli bir tutum, profesyonel yeterlilik ve en önemlisi insani bir tutumun açık bir örneği.
Bu durum işçi sınıfının, kendisini ve toplumun geri kalanını, üzerimize vahşice çöken sağlık felaketinden kurtarmak için sınıf savaşını kazanması gerektiğini bir kez daha göstermektedir.
Programatik ve stratejik farklılıklarımız ne olursa olsun, dünyadaki tüm işçi sınıfı partilerini, sendikaları, mahalle örgütlerini, anti-emperyalist ve ilerici odakları, salgına ve kapitalist kâr sistemine ve emperyalizme karşı aynı anda karşı koymak için birleşik bir cephe inşa etmek için el ele vermeye çağırıyoruz. Ülkemizdeki yoğun sanayi ve ulaşım sektörlerinin ürün bileşimini, sadece kendi ülkemizin ihtiyaçları için değil, aynı zamanda felaket sırasını bekleyen fakir ülkelerin ihtiyaçlarının karşılanması için de Koronavirüs ile mücadele yolunda gerekli malzemeleri karşılamak üzere radikal bir şekilde yeniden yapılandırmak için savaşalım. Bu amaçla, sermayenin insanlığın büyük çoğunluğuna acımasız saldırısı ile mücadele etmek için tüm güçlerimizi bir araya getirelim!
1 Mayıs'ı, canlarını hak ettikleri uygun koruma olmadan, hizmet ettikleri toplumdaki diğer insanların hayatlarını kurtarmak için ortaya atan sağlık çalışanlarıyla kızıl bir dayanışma günü yapalım! Senkronize ama her biri kendi ülkesinin mücadele geleneklerine uygun şekilde, organize edelim. Hastanelerimizin ve işyerlerimizin avlularında yürüyüşler, işçiler arasında kapalı mekân toplantıları, iş durdurmalar, mahalle yürüyüşleri, her türlü çevrimiçi eylemler yapalım, kırmızı şeritler ve kurdeleler takalım, kırmızı karanfiller taşıyalım, “Çav bella” veya “Venseremos” veya “We shall overcome” veya geleneksel isyan şarkılarından herhangi birini ve kesinlikle “Enternasyonal”i söyleyelim, dünyanın her yerinde hepimizin iyiliği için virüsle savaşan işçiler olarak sağlık çalışanlarıyla dayanışmamızı gösterelim ve ülkelerimizin burjuvazisine ve hükümetlerine, kendimiz gibi emekçilerin onların kârları için “siperlerde” ölmelerine izin vermeyeceğimize dair sağır edici bir çığlık gönderelim!
İşçilerini korumak için gerekli tüm hijyenik önlemleri duyarsız bir şekilde hiçe sayan işletme ve işyerlerinde grevler düzenleyelim! Tekstil ve hazır giyim fabrikalarını maskeler ve koruyucu giysiler, otomotiv ve diğer metal sanayi fabrikalarını ventilatörler üretmeye (General Electric çalışanlarının ABD'de son zamanlarda iş bırakma talebi), müteahhitleri lüks apartmanların yerine hastane inşa etmeye, taşımacılık şirketlerini, boş duran otobüs filolarını ve daha küçük araçlarını temel sektörlerdeki işçilerin güvenli bir şekilde çalışmasını sağlamak için kullanmaya zorlamak için grevler düzenleyelim!
Aşağıdaki talepleri bir başlangıç olarak öneriyoruz, ancak yeni önerilere tamamen açığız:
- Şirketler ve bankalar için kurtarma yok! Borçlarını ödeyemez hale düşen tüm işletmeler işçi denetiminde tazminatsız kamulaştırılsın, kaynakları derhal virüsle mücadelenin ihtiyaçlarını karşılayan sektörlere yatırım yapmak üzere yönlendirilsin;
- Tıbbi donanım üretebilen endüstrilerdeki tüm şirketler, tüm ilaç şirketleri ve tüm bankalar kamulaştırılsın, böylece kaynaklar salgına karşı mücadele için devlet kontrolü altında seferber edilsin;
- Tüm özel hastaneler ve sağlık kurumları kapasitelerini ve sağlık çalışanlarını salgınla mücadelede seferber etmek amacıyla kamulaştırılsın;
- Kaynakların virüsle mücadelede rahatça kullanılabilmesi için G-20 ülkelerinin silahlanma harcamaları derhal yarıya düşürülsün;
- Askeri ve politik amaçlı yaptırımlara, özellikle ilaç, tıbbi cihaz ve gıda maddeleri üzerindeki yaptırımların tümüne son verilsin;
- Vergi cennetlerinde saklanan tüm servetler, kaynakları salgın hastalıklar tarafından sarsılan fakir ülkeler öncelikli olmak üzere uluslararası alanda kullanmak için kamulaştırılsın;
- Tüm temel sektörlerde (fabrikalar, tarım, ulaşım, nakliye, perakende vb.) işe gidişte ve işten dönüşte güvenli ulaştırma, daha kısa vardiyalar, haftada dört günlük çalışma, ücret zammı, ek personel, daha az kalabalık çalışma düzeni, koruyucu giysiler, katlanılabilir saatler vb. dâhil olmak üzere sağlık güvenliği önlemleri alınsın;
- İşten çıkarmaya hayır, ücretler düşürülerek kısa çalışma saatlerine hayır, işçilerin yaşamak için ücretlerine ihtiyaçları var, bedeli kapitalistler ödesin;
- Sadaka değil, tüm işçiler için geçinebilecekleri işsizlik ödeneği;
- Yoksul ülkelerin dış borçları iptal edilsin, bu ülkelerin sağlık hizmetlerine, temiz suya, yetersiz beslenmeyle mücadele etmeye yeterli tedbirleri alma yolunda yatırım yapmaları için uluslararası bir fon oluşturulsun;
- Eşdeğer ilaç üretimini yoksul ülkeler için bir hak haline getirmek amacıyla ilaç şirketlerinin tüm ayrıcalıkları ortadan kaldırılsın;
- Virüse karşı ön cephede savaşan dünyanın her yerindeki sağlık çalışanlarıyla dayanışma için bir Kızıl 1 Mayıs düzenleyelim.
Kristiyan Rakovskiy Uluslararası Sosyalist Merkezi
ve üye kuruluşlar
DİP (Devrimci İşçi Partisi, Türkiye)
EEK (İşçilerin Devrimci Partisi, Yunanistan)
OKP (Rusya Birleşik Komünist Partisi, Rusya Federasyonu)
RPK (Rusya Komünistleri Partisi, Rusya Federasyonu)
“Sovyetler Birliği” Derneği
16 Nisan 2020