Faiz belasından neden kurtulamıyoruz? Faiz düzeninden nasıl kurtuluruz?
Erdoğan’ın faize karşı mücadele iddiası boş laftan ibaret. Merkez Bankasının faizleri indirmesi MÜSİAD başta olmak üzere belirli sermaye gruplarını semirtti. Bu politika ile Merkez Bankasından ucuza para alıp devlete pahalıya borç veren bankaların kârları rekor seviyeleri gördü. Tüm bunlar olurken devletin faiz harcamalarının bütçedeki oranı giderek arttı. 2022 yılında 330 milyar lira olan faiz ödemesi 2023 bütçesinde 565 milyar lira olarak öngörüldü. Ancak fatura daha da kabarık olacağa benziyor. Zira seçimlerin yapıldığı Mayıs ayında faiz giderleri 2022 yılının aynı ayına göre dört kattan fazla arttı.
Erdoğan’ın “nas” söylemi İslami kuralları değil sermayenin dünyevi çıkarlarını yansıtıyor. Kapitalizm hâkim üretim tarzı oldukça, ekonomide yatırım kararları kâr ve faiz oranlarına göre yapıldıkça, planlama yerine piyasanın anarşisi hüküm sürdükçe faiz belasından kurtulamayız. Bu belaya İslami kıyafet giydirilmiş faizden başka anlam taşımayan kâr payı uygulaması da dahildir.
Faizsiz tek bir kapitalist ekonomi yoktur. Buna İslam şeriatıyla yönetildiği iddia edilen ülkeler de dahildir. Faizi ekonominin düzenleyici bir unsuru olmaktan çıkaran ekonomiler sosyalist planlamanın olduğu ülkelerdir. “Faizsiz düzen” ancak üretim araçlarının özel mülkiyette değil kamu mülkiyetinde olduğu sosyalist planlamaya dayalı bir ekonomide mümkündür.
Devrimci İşçi Partisi faizsiz düzeni savunuyor!
Dış borç ve ihtiyacını kanıtlayan küçük tasarruf sahipleri hariç iç borç reddedilsin!
Temel ihtiyaçlar için harcanmış kredi kartı borçları silinsin!
Tüm özel bankalar (İslami finans kuruluşları dahil) işçi denetiminde kamulaştırılsın!
Tek devlet bankası! Merkezi ve sosyalist planlama!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2023 tarihli 166. sayısında yayınlanmıştır.