Örgütlü gücümüzle Chen Solar’da kazandık! Nihai zafer sınıf siyasetiyle gelecek!

Örgütlü gücümüzle Chen Solar’da kazandık! Nihai zafer sınıf siyasetiyle gelecek!

Yaklaşık 5 aylık bir sürecin sonunda Kasım ayında Chen Solar’da toplu sözleşmemizi başarıyla imzaladık. Büyük bir zafer elde ettik, elimizden geldiği kadar diğer fabrikalardaki sınıf kardeşlerimize umut olmaya çalıştık. Taslağımızı hazırladığımız günden sözleşmemizi imzaladığımız güne kadar kendi ücretlerimizi iyileştirmenin ötesinde, emsal kazanımlar elde ederek bir buzkıran gemisi gibi bizden sonra toplu sözleşme sürecine girecek olanlara yolu açmak, grevde ve direnişte olan işçilere umut olmak istedik.

TÜİK’in son 6 aylık enflasyonunun %18 olduğu bir dönemde saat ücretlerimize bu oranın 5 katı yani %90 zam aldık. TÜİK’in gerçek olmayan rakamları aracılığıyla ücretlerimizi baskı altına almak isteyenlere karşı işçi sınıfının örgütlü gücüyle işçinin yaşadığı gerçek enflasyonu masaya getirdik. Bizleri ekonomik olarak en çok yoran konu vergi konusu. İktidar patronların vergilerini affederek bütün vergi yükünü biz işçilerin sırtına yüklüyor. Bu konuyla ilgili bütün işçi konfederasyonları eylemler, ortak basın açıklamaları gerçekleştirdiler. Biz ise ilk andan itibaren greve hazırlanarak, üretimden gelen gücümüzü bir koz olarak elimizde tutarak, vergi ile ilgili bir kazanımı da toplu sözleşme sürecimizde elde ettik. Her vergi dilimi değişiminde artmak üzere aylık vergi yardımını aldık. Yani iktidarın yapmadığını örgütlü gücümüzü kullanarak yaptık ve vergi yükümüzün en azından bir kısmını patrona yükleyerek emsal bir kazanım elde ettik.

Chen Solar sözleşmesinde sadece ekonomik kazanımlar yok. Patronların emekçi halkı bölen düzen siyasetine karşı sınıf siyasetinin birleştirici yönünü gösteren örnekler de var. Patronlar ve onların siyaseti işçileri inançlarına, memleketlerine, ırklarına, mezheplerine göre bölmek için her türlü çaba içerisine girerler. Biz ise Türk-Kürt, kadın-erkek, Alevi-Sünni her memleketten ve her inançtan işçiler olarak birleşip onların karşısına çıktığımızda işte böyle zaferlere imza atarız. Patronların laiklik anlayışının temel taşını emperyalizmle bütünleşme hayali oluşturur. Bunu yaparken de laikliği bahane ederek kadın işçinin başını kapamasına engel olurlar. Cuma namazına giden işçinin namaz vaktini ücretinden keserler. İşçi sınıfının laiklik anlayışının amacı ise her inançtan her mezhepten işçinin omuz omuza patronlara karşı sınıf savaşını vermesidir. Bunun koşulu ise her işçinin kendi inancını özgürce ve eşit şekilde yaşayabilmesidir. Biz bu anlayışla aynı Ramazan ayında oruç tutan arkadaşlarımız gibi Muharrem ayında 12 İmam orucu tutan arkadaşlarımızın da yemedikleri yemeklerin parasını almasını sağlamıştık. Bu toplu sözleşmemizde ise Ramazan ayında iftar saatine denk gelen yemek molasını 10 dakika arttırdık. Din istismarını elden bırakmayan ama inananlara hiçbir faydası dokunmayan, emekçi halkı din ve mezhep temelinde bölen patron siyasetine karşı laikliği işçi sınıfının perspektifinden savunan sınıf siyasetinin farkı budur.

Bunlar dışında da birçok kazanımı hep beraber sendikamızla, şube yönetimimizle omuz omuza vererek elde ettik. Kazanımların en büyüğü ise örgütlü gücümüze olan inancımızın ve güvenimizin pekişmesi oldu. Sendikalı olmadan önce hayatımızın gidişatını belirleyen, ücretlerimiz başta olmak üzere fabrikada hayata geçen hiçbir uygulamada söz hakkına sahip değildik. Şimdi ise fabrikada içtiğimiz çorbanın tuzundan, giydiğimiz kıyafetin pamuk oranına kadar her şeyde söz sahibiyiz. Durum böyle olunca “Acaba Türkiye’deki bütün işçiler birleşip ülkenin siyasetine damgasını vursa kim bilir neler başarırız?” diye düşünmeden edemiyoruz. Biliyoruz ki gerçek zafer ancak ve ancak fabrika, sendika, iş kolu, mezhep ve ırk ayrımı olmadan, yani ayrı gayrı demeden işçiler birleştiği zaman gelecek. İşte o zaman patronların kirli siyaseti değil, işçi sınıfının siyaseti ülkeye hâkim olacak. Bizim toplu sözleşme zaferimiz, işçi sınıfının iktidarına giden yolda bir umut olduğu sürece anlam kazanacak. Bu süreçte bizlere güç veren, ayağımız geri gittiğinde dirençleriyle bizi ileriye çeken Polonez, Tarkett, Mersen, MKB Rondo işçileri başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında direnen bütün sınıf kardeşlerimize teşekkür ediyoruz. Bu zaferimizi onlara armağan ediyoruz. Sözleşmede elde ettiğimiz başarıdan aldığımız güç ve güvenle MESS’e karşı greve hazırlanan sınıf kardeşlerimizin yanında Kavel ruhuyla saf tutacağız.  Direne direne kazanımlarımızı büyüteceğiz ve yeni zaferlere yürüyeceğiz. Görevimiz sosyalizm yolunda, işçi sınıfının iktidarı için sınıf siyasetinde birleşmek ve kapitalist sömürü düzenini yıkmaktır!