Trakya’da bahar işçi mücadelesi ile geliyor

Trakya’da bahar işçi mücadelesi ile geliyor

Gerçek’in geçtiğimiz Haziran ayında yayınlanan sayısında, şöyle yazmıştık: “Baharda Trakya’ya yolunuz düşerse, yol kenarlarında sapsarı kanola tarlalarını görürsünüz. Yazın da Trakya ile özdeşleşen ayçiçeği ya da yerel adıyla gündöndü tarlaları çıkar karşınıza. Koca fabrikalarla iç içe geçen görüntüler çıkar ortaya. Şimdi bahar ve yazın gelişi ile birlikte sadece doğa fışkırmadı o topraklarda, fabrikalar da sendikal örgütlenmelerinin meyvelerini vererek direnişlerle, grevlerle eşlik ediyor adeta doğanın coşkusuna.” Bu sefer sınıf mücadelesi baharı da beklemedi, Ocak ayından itibaren fabrikalardan, işyerlerinden yükselen mücadelelerle işçi sınıfının dip dalgası yüzeye çıkmaya başladı. Tüm memlekette bir mücadele dalgası yükselirken, Hürriyet devriminin topraklarının, Trakya’nın işçisi geri kalır mı hiç?

2021’de o satırların yazıldığı sırada Bel Karper, Indomie Adkoturk ve Hakan Plastik fabrikalarında işçiler mücadele ediyordu. Bugün bu bayrağı Çerkezköy’deki PAS South ve Coko-Werk işçileri ile Çorlu’daki Lila Kağıt işçileri taşıyor. Hepsi de daha iyi koşullarda yaşamak ve çalışmak için sendikalaşma yoluna giden, örgütlenme hürriyetine sahip çıkan işçiler. PAS South ve Coko-Werk işçileri Petrol-İş, Lila Kağıt işçileri Selüloz-İş sendikasında örgütlendiler. Üç fabrikada da işçiler anayasal haklarını kullandılar ama karşılarında yasa tanımaz patronları buldular. Bel Karper ve Adkoturk deneyimlerinde olduğu gibi, patronun yasaları hiçe sayarken polisi arkasına alarak işçilerin mücadelesini kırma girişimlerini yaşayarak öğreniyorlar. Ama ne olursa olsun haklılıklarından aldıkları güçle, soğuğa, yağmura, her türlü baskıya karşı kararlılıkla mücadele ediyorlar.

Bir de o baharı bile kıskandıracak coşkuları yok mu? PAS South’ta patron direnişteki işçilerin fabrika bahçesinde servisten inen işçileri görmesini engellemek için çitleri yükseltmeden önce “Siz orada biz burada omuz omuza!” diye attıkları sloganlar, servisleri farklı kapılardan çıkarıp işçilerden kaçırmaya çalışan patronun hamlesini boşa düşürmek için heyecanla oradan oraya koşmaları, her yöreden halaylarda bilenin bilmeyene öğretme, bilmeyenin acemi telaşı… Coko-Werk işçisinin PAS South çadırını ziyareti, neredeyse daha onlar kendi çadırlarına geri dönmeden OSB’nin içinde “Birleşe birleşe kazanacağız!” sloganları ile yola düşüp Coko-Werk’e yapılan ziyaret, sıkılı yumruklar, sımsıcak çaylara eşlik eden samimi sohbetler…

PAS South ve Coko-Werk’te mücadelenin öncüsü de işçilerin çoğunluğu da kadınlar. Sadece daha iyi bir ücret için değil, kadınların en temel ihtiyaçlarını bile doğru dürüst karşılamalarına olanak vermeyen çalışma koşullarına, işyerinde kadın olarak yaşadıkları zorluklara bir son vermek için sendikalaşma çalışmasını da başlatan işçi kadınlar onlar. Hak verilmez alınır diyerek yola çıkan kadınların inancı, enerjisi, azmi, emekçi kadınların mücadeleye giriştiklerinde nasıl bir kararlılıkla mücadelelerine ve birbirlerine sahip çıktıklarını gösteriyor. Erkek egemen kapitalist sisteme karşı emekçi kadınlar en öne şiarının nasıl vücut bulduğunu görmek isteyen PAS South ve Coko-Werk direnişlerine baksın.

Ve direniş alanının orta yerinde yanan ateş, çoban ateşi... Çobanların kendi aralarında haberleşmek, “ben, buradayım” demek ve diğer tarafa güven vermek için yaktıkları ateş. Bu fabrikalardan yükselen mücadelelerinin her biri bir çoban ateşi şu an. “Biz buradayız, hakkımız için mücadele ediyoruz” diyor. Kıvılcımı başka fabrikalara sıçrıyor. Hele bir de kazandı mı o mücadeleler, kendi sönerken etrafına yayılıyor. PAS South’ta, Coko-Werk’te, Lila Kağıt’ta ve başka fabrikalarda yanan çoban ateşlerinin, ekmek ve hürriyet için mücadele eden işçilerin etrafında birleşelim, kenetlenelim!

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2022 tarihli 150. sayısında yayınlanmıştır.