Cizre’de terör yok savaş var!
Iğdır’da ölen polisin eşi isyan ediyor ve soruyor: “nereyi aldık?” Evet, Türkiye kendi şehirlerini kuşatıyor. Silvan, Lice, Sur ve pek çok ilçeden sonra Cizre de kuşatma altında, hem de bir hafta boyunca. Havanlarla, toplarla, tanklarla devlet kendi ilçesini dövüyor. Kendi vatandaşı olan küçük bir çocuğu keskin nişancıyla vuruyor. Ailesi, cenazesini gömemiyor, evinin buzdolabında saklıyor. Sokağa çıkma yasağı olan ve bu yasağın balkona ve cama çıkma yasağı şeklinde genişletildiği, sokağa kafasını uzatana ateş edildiği bir ilçe Cizre. Günler geçtikten sonra karşılıklı anlaşma yapıldığı halde, polis anlaşmayı bozup, küçük çocuğun cenaze arabasına taşınması sırasında bile halkın üstüne ateş ediyor.
Terörle mücadele mi dediniz? Eğer bu terörle mücadele ise İsrail de Gazze’de terörle mücadele ediyor demektir. Yaşananların bir farkı yoktur. Gazze’de haklı bir direniş varsa, Cizre’de de haklı bir direniş vardır. Bunun adı terör değil savaştır! Cizre'de yaşanan, iki askeri güç arasında bir savaş değil. Devlet kendi halkına saldırıyor.
Halkın oylarıyla seçtiği HDP milletvekilleri temsil ettikleri insanlara ulaşmaya çalışıyor. Devletin barikatları ile engelleniyor. Vekiller bir koldan, halk başka koldan dağ bayır demeden Cizre’ye yürüyor. Halk, devletin ilçesini devletten kurtarmaya çalışıyor. Devletin bakanları, ama tabii ki HDP’li olanları, devletin bir ilçesine girmek için dağlardan yürümek, barikatları aşmak zorunda kalıyor.
Bu devlet hepimizin devleti mi dediniz? Bu vatan hepimizin mi dediniz? O halde neden bir devlet kendi bakanını tecrit etmeye, kendi vatanını fethetmeye çalışmaktadır? Sanki devlet sömürgeci, fethedilen de sömürgedir!